TBMM (AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki siyasi yasak kararını asla tanımadıklarını belirterek "Mahkemeyi de tanımıyoruz, verdiği kararı da tanımıyoruz. Kaftancıoğlu İstanbul İl Başkanımızdır." dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin Kaftancıoğlu hakkındaki kararının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "siyasi intikamı" olduğunu iddia etti.
Kaftancıoğlu'na siyasi yasak da getirildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, yasaklarla, parti kapatmakla bir ülkeye demokrasinin gelmeyeceğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Kaftancıoğlu'nun hapse atılmasını isteyenler, seçilmiş mahkemeler, seçilmiş hakimler. O mahkemelerde görev yapan hakimler şunu unutmasın; bu ülkeye demokrasiyi, özgürlüğü size rağmen getireceğiz. Bu ülkeye kardeşliği saraya rağmen getireceğiz." diye konuştu.
-"Adaletsizlik aynı Kovid gibidir"
Eskişehir'de bir konserin yasaklandığına işaret eden Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de fiilen yasa dışı işlemler yapılıyor. Adı yasal ama yasa dışı. Hak etmeyen bir kişiyi hapse atıyorsanız, çok kişiyi öldüren IŞİD militanlarını da serbest bırakıyorsanız bu ülkede bir şeyler oluyor demektir. Bir adaletsizlik, sorun var demektir. O sorunun üzerine kararlılıkla gitmek zorundayız. Milletimiz şunu sakın unutmasın; bir adaletsizlik kabul edildiğinde, her yerde adaletsizliğin binlercesi türer. Bu adaletsizliği kabul ettiğiniz andan itibaren yarın siz de adaletsizliği fiilen kabul etmiş oluyorsunuz. O nedenle adaletsizlik karşısında susmayacağız. Kime yapılırsa mücadelemizi sürdüreceğiz. Siyasi yasaklar, adaletsiz düzen, zorbalıklar birimize yapıldığı an hepimize yapılmasının kapıları açılır, sessiz kalırsak. Adaletsizlik aynı Kovid gibidir, süratle yayılır ve bütün alanı enfekte eder. O nedenle dikkatli olmak ve adaletsizlik kime yapılıyorsa ona karşı durmak gerekiyor."
Genç-muhafazakar seçmenlere seslendiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız ve kararsız kalırsanız zalimin tarafını seçmiş olursunuz. O nedenle kendisini muhafazakar olarak tanımlayan genç seçmenlerin de adaletsizliğe karşı biz nasıl duruyorsak onların da aynı duruşu sergilemeleri gerekir. Ayrıca net ifade edeyim; İl Başkanımızın siyasi yasak kararını asla tanımıyoruz, mahkemeyi de tanımıyoruz, verdiği kararı da tanıyoruz. Canan Kaftancıoğlu İstanbul İl Başkanımızdır." ifadelerini kullandı.
– "Korkak bir yapı"
CHP'li milletvekilleriyle Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ'nin (SADAT) Beylikdüzü'ndeki genel merkezine gittiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Şirket ne iş yapıyor?" sorusunu yöneltti.
Şirketin resmi internet sitesinde, görevleri arasında, "Suikast, gayrinizami harp, bomba imalatı, istihbarat, gerilla, özel kuvvetler harekatı, psikolojik harp harekatı, sabotaj, baskın, pusu, tahrip, sokak hareketleri teknikleri"nin anlatıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı'nın danışmanlığında ne işi var?" dedi.
Ziyarette SADAT'ın görevine ilişkin bilgi almak istediklerini ama alamadıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"İki kişi geldi 'Haber verelim' dediler, bir daha gelmediler. Bu kadar korkak bir yapı. Bu yapı, SADAT, bir de ideolojik zırh tanımlamış kendisine. Bir devlet kuracak, o devletin içinde Türkiye de olacak, herhalde bu bölümü Bahçeli dinliyordur. Devletin adı Asrika devleti. Asya, Afrika sentezi olacak. Asrika devleti bugün yönetildiği gibi başkan tarafından yönetilecek, İstanbul başkenti olacak, resmi dili de Arapça olacak. Bahçeli ne diyor? Ben asıl onu merak ediyorum. 'Ben milliyetçiyim' diyor. Bunlara destek veriyorsun. Başdanışmanlık yaptığı zaman sen de onlarlaydın. Kendi dilini reddeden, Arapçayı resmi dil haline getirmek isteyen bir anlayış sarayda başdanışmanlık yapıyor. Ben o kapıya neden gidiyorum? Neden mücadele ediyorum? Kimin mücadelesini veriyorum. Bu ülkenin mücadelesini, bayrağımın, vatanımın mücadelesini veriyorum."
-"Herkesin dikkatini çekmek için SADAT'a gittim"
MHP'nin, yolunu kaybettiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "Bu SADAT'çılar geldiler, senin yanında hizalandılar. Sana ne danışmanlığı verdiler? Sen bunları ne için kullandın? Bunlarla mı bizi korkutmaya çalışacaksın?" diye sordu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Para için mehdilik hikayeleri anlatan şirketin ve yapıların karşısında daha güçlü, daha kararlı, daha cesur durmalıyız ve duruyoruz. O nedenle kapılarına gittik. Milletimiz özgürlüklerine dair bir tehditle karşı karşıyadır ve bu özgürlükler sadece bir kesimin özgürlükleri ya da hayat tarzları da değildir. Sadece bir kesim değil, mütedeyyin kesim de artık uyanmalıdır. Karşımızda kendi uydurdukları din zırhına bürünmüş bir yapı var. Bu yapı Anadolu'nun tertemiz İslam anlayışına büyük bir tehdittir." diye konuştu.
Samimi Müslümanların SADAT ve "Asrika" karşısında dimdik durması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Mektupçu mafyalara, kendini derin devlet ilan etmiş müptezellere, milletimizin özgürlüklerini tehdit etme gafletinde bulunanlara da sesleniyorum: Haddinizi bilin. Karşınızda Türkiye'nin dindarları, sofuları, inançları ve inançsızları vardır. Hepsinden önemlisi karşınızda dimdik duran ahlaklıları vardır. Karşınızda CHP vardır. Bizler mafyaya karşı, mafyanın artıklarına, sarayın çömezlerine karşı, mafyadan medet uman siyasetçilere karşı Türkiye'nin geleceği ve bekası için mücadele etmek zorundayız. Bir psikolojik harbin ortasındayız. Bu kurumlar sarayla iş birliği yaparak pek çok pozisyonlar yaratabilirler, pek çok yalan yanlış söylemler geliştirebilirler. O nedenle SADAT'a gittim, herkesin dikkatini çekmek için gittim."
– "Beyler çok rahatsız oldu"
Atatürk Havalimanı'yla ilgili paylaştığı tweete işaret eden Kılıçdaroğlu, "Biliyorum ki beyler çok rahatsız oldu. En çok rahatsız olanlar, paralarını yurt dışına kaçıranlar ve kaçırmak için sıraya girenlerdir." ifadelerini kullandı.
Paylaşımında söylediklerinin çarpıtıldığını öne süren Kılıçdaroğlu, şu görüşleri savundu:
"Atatürk Havalimanı'nda yapılan net bir ihanettir. Bu işte yer almış herkese sesleniyorum; bu iş 'talimat aldım', 'mecburdum' diyeceğiniz bir iş değildir. Bunun adı, vatana ihanettir. Siz de sorumlu olacaksınız. Bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan hainidir. O pistleri kıran makinaların müteahhitti duysun; sana ise özel ilgi göstereceğiz. O müteahhitte sesleniyorum; o makinelerini çekeceksin oradan. Geliyoruz, adalet için geliyoruz. Hak hukuk için geliyoruz, felaketleri önlemek için geliyoruz. Atatürk Havalimanı'nın binaları, pistleri tümüyle korunuyor ve bundan sonra da korunacaktır. Mücadelemiz bunun üzerinedir. Amacımız elbette pistleri kırmak değildir ama yandaşların işi bu; manipülasyon, yalan, dolanla milleti kandırmak istiyorlar."
(Bitti)