Telif hakkı ihlalinin akademik olarak analiz edildiği sempozyuma katılan Prof. Dr. Tekin Memiş, paylaşım platformlarında eser sahiplerinin menfaatlerinin ciddi anlamda gerilime girdiğini belirterek, “Teknoloji ile hukuk karşı karşıya geliyor ve bu sorun bugün ya da yarın kolay çözülebilecek bir sorun değil” dedi.
Türkiye’deki kültür endüstrisinde yaşanan telif sorunları Doğuş Üniversitesi’nde düzenlenen 2. Ulusal Kültür Endüstrisi ve Telif Hakları Sempozyumu’nda uzmanları bir araya getirdi. Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının katkılarıyla düzenlen sempozyumda telif hakkı sorunu hem akademik hem de hukuksal olarak ele alındı.
Programda “Paylaşım Platformlarının Fikri Hak İhlalleri” konusunu ele alan Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Tekin Memiş, paylaşım platformları ve eser sahipleri arasında çatışma ve gerginlik noktaları olduğunu belirtti. İnternet ortamı ile ilgili özel düzenlemeler yokken paylaşım platformlarının (ortam sağlayıcıların) her türlü ihlalden sorumlu tutulduğunu belirten Memiş, örneğin paylaşım platformlarındaki uyuşturucuyu sembolize eden satıştan ya da sahte markalardan davalar açıldığını, bunun adil olmayan sonuçlara yol açtığını kaydetti. Memiş, özel düzenlemeler sonrasında telif ihlalleri ile ilgili olarak özellikle şunları söyledi:
“Bu sorun bugün ya da yarın kolay çözülebilecek bir sorun değil”
“Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) çok ilginç bir şekilde paylaşım platformlarına yer sağlayıcı olarak elektronik ticaret direktifinin 14’üncü maddesini uyguladı ve ’bunlar yer sağlayıcıdır, bunlar içeriği kontrol etmekle yükümlü değillerdir’ dedi. Peki eser sahibi ne yapacak? Eser sahibi de her gün işini gücünü bırakıp kendi eserlerinin böyle bir paylaşım platformunda paylaşıp paylaşılmadığını nasıl takip edecek? Teknoloji ile hukuk karşı karşıya geliyor ve bu sorun bugün ya da yarın kolay çözülebilecek bir sorun değil.”
Memiş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“ABAD kararlarını eleştiriyoruz çünkü AB, eser sahiplerine, paylaşım platformlarına milyonlarca video yükleniyor, bu noktada da platformlar bir şey yapamaz diyor. Peki ben eser sahibi olarak nereden bilebilirim? Her gün üretmekten vazgeçip paylaşım platformlarımı takip edemem. Gerginlik burada başlıyor. Paylaşım platformu adını verdiklerimiz aslında çok taraflı pazar yerleri olarak da adlandırılabilir. Ya da sosyal ağlar olarak da adlandırılabilir. Beğendiğiniz bir şarkıyı paylaşarak belki ihlal yapıyorsunuz ama çoğu zaman da anonimsiniz. Kimseye ulaşılamıyor. Davalar bu platformlara açılıyor ama onlarda biz her şeyi kontrol edemeyiz diyorlar.”
“Hem Türk hukuku hem de Avrupa Birliği hukukunda paylaşım platformlarının sorumluluğu için “uyar/kaldır” (notice and take-down) ilkesi geçerlidir” diyen Memiş, “Yani platformun sorumluluğu için hukuka aykırı içerikten haberdar olması gerekir. Avrupa Birliği Dijital Haklar Direktifi’nin 17. maddesi, bu soruna temas ederek belirli büyüklüklerdeki platformlara telif hakları ile ilgili bir denetim sistemi/filtreleme sistemi kurma yükümlülüğü getirmiştir. Yani “uyar/kaldır” sistemi, “uyar/engelle” sistemine dönüştürülmektedir” dedi.
“Önemli bir adım”
Paylaşım platformlarına engelleme yükümlülüğünün getirilmesinin oldukça önemli bir adım olduğunu ifade eden Memiş, “Platformların sorumluluk serüveni henüz son bulmamıştır. Biz hukukçular olarak eser sahiplerini koruyan ama paylaşım platformlarının faaliyetlerini de engellemeyen bir sistemi tercih ediyoruz. Sabit filtreleme ve engelleme sistemlerinin kurulmasına ilişkin yükümlülüklerin ayırt edilmeksizin bütün paylaşım platformlarına getirilmesini “uyar/engelle”den de daha etkin bir sistemin kurulmasını tavsiye ediyoruz. Sistemi kuranların en azından bu tür yükümlülükleri yerine getirmesi, aksi takdirde ihlallerden sorumluluğu için bir kapı açılmasının gerekliliğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.