TBMM (AA) – HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, iktidarın, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine yaklaşımıyla ilgili, "İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyeliği konusunda pazarlık için öne sürdüğü şartlara baktığımızda, antidemokratik politikaları başka ülkelere ve mümkünse dünyaya dayatma arayışını da görebiliyorsunuz." dedi.
Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Çerkes Sürgünü'nün 158. yılı olduğunu anımsatarak, Çerkes halkının acısını paylaştığını, demokratik tüm haklarının tanınması yönündeki taleplerini sahiplendiklerini ve yanlarında olduklarını söyledi.
Savaş ve silahlanma yarışının, yeniden karanlık dönemlere dönüş tehlikesi oluşturduğunu ifade eden Sancar, neredeyse bütün dünyanın, çatışmaları engellemek yerine adeta silahlanma ve çatışma yarışına girdiğini savundu.
Sancar, Rusya'nın işgal politikalarının ortada olduğunu, öte yandan NATO'nun genişleme ısrarı ve silahlanma yarışındaki kararlarının tabloyu iyice kararttığını iddia ederek, "İsveç ve Finlandiya halklarının kaygılarını da anlıyoruz. Verecekleri karara da saygı duyuyoruz. Fakat HDP olarak biliyoruz ki; askeri rekabet ve silahlanma yarışının, genişlemeci politikaların dünya halkları için büyük tehditler doğuracağı ortada." diye konuştu.
Şu ana kadar yaşanan savaşın önüne geçilmesi için devreye girmesi gereken kurumların iyice etkisizleştiğini kaydeden Sancar, dünyanın, soğuk savaş döneminde çatışmaları önlemek için oluşturduğu küresel, bölgesel diplomasi ve demokrasi kurumlarının da işlevlerini yerine getiremez hale düştüğünü ileri sürdü. Sancar, bunlardan birinin Avrupa Konseyi, diğerinin de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı olduğunu belirterek, silahlanma yarışına ve çatışmacı güvenlik politikalarına karşı diplomasi ve demokrasi temelinde işlev görecek kurumların güçlendirilmesi gerektiğini söyledi.
-"Dünyayı da Avrupa'yı da Türkiye'ye benzetme politikaları izleniyor"
Sancar, karanlık dönemlere girmemek için askeri rekabeti değil, diplomasiye, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, özgürlüğe dayanan kurumları güçlendirmenin önemli olduğunu dile getirdi.
Güvenlik politikalarının, askeri anlayışın yarattığı sonuçların Türkiye'de en çıplak biçimde gözlemlenebileceğini öne süren Sancar, iktidarın Türkiye halklarına pek çok yıkımı yaşattığını, yaşatacak politikaları da derinleştirdiğini iddia etti.
Sancar, bu anlayışın geldiği yerin, ekonomide çöküş, halkın büyük bir kesiminin yoksullaşması, demokratik kurumların tasfiye edilmesi olduğunu savunarak, şöyle konuştu:
"Şimdi, Türkiye'deki iktidar bloğu, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği meselesini bahane ederek bu anlayışı bütün dünyaya yaymaya çalışmaktadır. İsveç ve Finlandiya konusunda, bu ülkelerin NATO'ya üyeliği konusunda pazarlık için öne sürdüğü şartlara baktığımızda, buradaki otoriter anlayışı, antidemokratik politikaları başka ülkelere ve mümkünse dünyaya dayatma arayışını da görebiliyorsunuz. Şimdi dünyayı da Avrupa'yı da Türkiye'ye benzetme politikaları izleniyor. Dikkat edin, pazarlık masasına sürdükleri kozlar ve şartlar, bu iktidarın NATO'nun genişlemesi konusunda, pazarlık konusu yaptığı meselelere bakın yine tamamı Kürt sorununa çıkıyor. Tamamı demokrasi sorunu ile bağlantılıdır. Dünyayı da kendine benzetme çabasının yaratabileceği sonuçları Türkiye halklarının da dünya halklarının da görmesi gerekiyor."
Sancar, kimsenin, iktidarın yaydığı korku siyasetine teslim olmaması gerektiğini ifade ederek, "6 yıldır sürdürülen her türlü operasyona rağmen HDP fikriyatıyla, halkın desteğiyle, mücadele kararlılığıyla ve inancıyla dimdik ayaktadır, büyümektedir, büyüyecektir." dedi.
– "Bizler doğa diyoruz, iktidar beton"
Kendilerinin, "toprak, ağaç ve doğa"; iktidarın ise "beton ve rant" dediğini öne süren Sancar, "Bu anlayış ülkeyi gıda krizinin tam merkezine yerleştirmektedir. Betona aşık bir iktidar, ekilebilir arazilerin büyük bir kısmını imara açtı, betona boğdu. Son 10 yılda çiftçilerin ekim yapmaktan vazgeçtiği alanların miktarı 4,2 milyon hektara ulaştı." diye konuştu.
Çiftçinin borcunun 255 milyar lira olduğunu, üretimden çekildiğini söyleyen Sancar, acil olarak alınması gereken önlemler paketi hazırladıklarını anlattı.
Sancar, derhal, çiftçinin üretim maliyetlerini düşürmek için mazot ve gübre başta olmak üzere her türlü üretim girdisindeki vergi yükünün kaldırılmasını, borçlarının sıfırlanmasını, tarım alanındaki yapılaşmaya son verecek yasal ve gerekirse anayasal düzenlemelerin yapılmasını istedi.
Çiftçinin 255 milyar liralık banka borçlarını silmek için sermayeye ayrılan vergi affı ve istisnalarının kaldırılmasının bir kaynak olacağını kaydeden Sancar, ancak iktidarın sermayeyi koruma politikası uyguladığını iddia etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, uzaya bir Türk vatandaşı gönderilmesini "müjde" olarak açıkladığını kaydeden Sancar, "Aslında bu uzay programı fena bir program değil. Bunu iyi değerlendirebiliriz. Mesela o şartlara uyan vatandaşı bulacağız demesinler. Biz aracı olalım, gücümüzü kullanalım, lobi yapalım bu iktidarı toptan bir araca bindirelim, tek yönlü bilet alalım. Gitsinler ama orada da uzaylıların suçu ne diye sorasım geliyor." değerlendirmesinde bulundu.