ABD yönetimi, federal bir yargıcın sınır dışı işlemlerini durdurma kararına rağmen, Venezuela merkezli “Tren de Aragua” çetesiyle bağlantılı olduğu öne sürülen 250’den fazla düzensiz göçmeni El Salvador’a gönderdi.
Donald Trump yönetiminin düzensiz göçmenlere yönelik aldığı sert tedbirler, Amerikan kamuoyunda tartışma konusu olmaya devam ediyor. Son olarak, federal mahkemenin engelleme kararına rağmen, çete üyesi olduğu iddia edilen yüzlerce göçmenin sınır dışı edilmesi, yönetimin kararlılığını gözler önüne serdi.
Yetkililer, Trump’ın imzaladığı başkanlık kararnamesi kapsamında, savaş dönemlerinde kullanılan özel sınır dışı yetkilerinin devreye alındığını belirtti. Bu çerçevede, “Tren de Aragua” bağlantılı olduğu iddia edilen kişilerin mümkün olan en kısa sürede ülke dışına çıkarıldığı ifade edildi.
Konuyla ilgili açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, sosyal medya hesabından, “Tren de Aragua’nın 250’den fazla mensubunu sınır dışı ettik. El Salvador, makul bir anlaşma çerçevesinde, bu kişileri yüksek güvenlikli hapishanelerinde barındırmayı kabul etti.” ifadelerini kullandı.
El Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele de sosyal medyada yaptığı paylaşımda, federal yargıç James Boasberg’in yürütmeyi durdurma kararına atıfta bulunarak, “Tüh… Çok geç” ifadesini kullandı. Beyaz Saray İletişim Direktörü Steven Cheung da Bukele’nin paylaşımını tekrar yayımlayarak karara destek verdi.
Tartışmalı Yetki Kullanımı
Trump yönetimi, Venezuela çetesiyle bağlantılı göçmenlerin hızlı bir şekilde sınır dışı edilmesini sağlamak için nadiren kullanılan bir yetkiye başvurdu. 1798 tarihli “Yabancı Düşmanlar Yasası”, başkana olağanüstü yetkiler tanıyarak belgesiz göçmenleri hedef alma ve sınır dışı etme imkânı sunuyor. Bu yasa, daha önce 1812 Savaşı, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında uygulanmıştı.
Trump’ın başkanlık kararnamesi, “Tren de Aragua” çetesini resmen “yabancı terör örgütü” olarak tanımlıyor ve bu gruba mensup olduğu iddia edilen kişilerin hızla sınır dışı edilmesini öngörüyor.
Bu gelişme, ABD’de düzensiz göçle mücadele konusundaki hukuki ve siyasi tartışmaları daha da alevlendirmiş durumda.