TUNUS (AA) – MEHMET AKİF TURAN – Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, 20 Mayıs'ta duyurduğu "Yeni Cumhuriyet İçin Ulusal İstişare Komitesi" ile 25 Temmuz'da yapılacak yeni Anayasa referandumu öncesi ülkede bir tür ulusal diyalog ortamı oluşturmayı isterken, söz konusu adım yelpazenin dar tutulduğu gerekçesiyle bir dizi eleştirilere hedef oluyor.
Muhalefet partileri, ülkede önemli bir kesimi temsil eden Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS) ve bazı sivil toplum kuruluşları "siyasi partilerin dışlandığı ve katılımın özellikle dar tutulduğu" gerekçesiyle söz konusu Komitede yer almayarak Said'in başlattığı bu "sınırlı" ulusal diyaloğu boykot kararı aldı.
Tunuslu uzmanlar, siyasi sitemi değiştirme için referanduma gitme konusunda son derece isteki olan Cumhurbaşkanı Said'in ulusal diyalog için ise bu kadar istekli olmadığı görüşünde.
Ulusal diyalog sürecini ve Anayasa referandumu öncesi ülkedeki siyasi durumu AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, muhalefetin kendi içindeki dağınıklık ve Said'in kararlarına karşı ortak politika geliştirememesi nedeniyle Cumhurbaşkanı'nın görece rahat hareket ettiğini söyledi.
– "Ulusal diyalog ölü doğan bir proje"
Tunuslu Sosyolog Hişam el-Haci, "Cumhurbaşkanı'nın başlattığı diyalog sürecinin ön koşullardan dolayı ana misyonunu kaybettiğini" belirtti.
"Yeni Cumhuriyet İçin Ulusal İstişare Komitesi"nin bir dizi dernekle sınırlandırılması ve siyasi partilerin özellikle ulusal diyalog dışında bırakılmasının beklenen verimi sağlamayacağını dile getiren Haci, "Ulusal diyalog, bu şekilde yapılması durumunda, yeni Anayasa'nın hazırlanmasına ve referanduma ilişkin kamuoyunun eğilimini belirlemeyecektir." dedi.
Ulusal diyalogda yer alacak tarafların açıklandığı ve "Yeni Cumhuriyet İçin İstişare Komisyonu"nun kurulduğunun duyurulduğu Cumhurbaşkanlığı kararnamesini değerlendiren Haci, şunları kaydetti:
"Ulusal diyaloğu yürütecek mekanizmanın açıklanmasının ardından Tunus Genel İşçi Sendikası'na yer verilmesine rağmen Sendika'nın diyalogda yer almayacağını duyurması, ulusal diyaloğun ölü doğan bir proje olduğunu gösteriyor."
– "Cumhurbaşkanı Said'in muhalifleri kendi aralarında kutuplaşmış ve zayıf"
Cumhurbaşkanı Said'in 25 Temmuz 2021'de da Meclisin çalışmalarını askıya aldığı olağanüstü kararlarının ardından yaşanan süreçte muhalefetin birleşemediğini, bu yüzden Said'e karşı çıkan seslerin cılız kaldığını vurgulayan Haci, "Cumhurbaşkanı Said'in kendi siyasi projesini devam ettirmedeki cesaretini, muhalefetin kutuplaşmasına ve zayıf kalmasına bağlıyorum. Muhalefetin zayıf olmasının iki nedeni var; ilk olarak muhalefet karşı koyma gücünü yitirdi, ikinci neden ise farklı düşünceleri barındıran siyasilerin dağınık politikaları." diye konuştu.
Muhalefetin dağınık kaldığı sürece zayıflayacağına işaret eden Haci, "Muhalefetin, halkın geniş kesimlerine ulaşamadığı ve kamuoyunu kendi lehine çeviremediği sürece, kısa vadede Cumhurbaşkanı'nı etkileyemeyeceğini düşünüyorum. Çünkü meşru yollarla seçilen Cumhurbaşkanı'nın görev süresi 2024'e kadar devam edecek." ifadelerini kullandı.
– Ulusal diyalog aceleye getirildi
Eski Tunus Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Başkanı ve akademisyen Tarık el-Kehlavi, ulusal diyalog sürecine katılacakları resmi olarak duyurulmasına rağmen Tunus Genel İşçi Sendikasının diyalogda yer almayacağını açıklamasının "ulusal diyalog sürecinin aceleye getirildiği" görüşünü kuvvetlendirdiğini söyledi.
Ulusal diyalogda yer alacak tarafların bile bundan haberlerinin olmadığına dikkati çeken Kehlavi, "Ulusal diyalogda yer alacak tarafların bundan haberlerinin olmaması bize Cumhurbaşkanı Said'in alışılmadık bir siyasi yol izlediğini gösteriyor. Siyasi istişarelerde bulunmadan ve diyalog şeklini açıklamadan, ulusal diyalog sürecini yürütecek oluşumu kurması ve üyelerini seçmesi, taraflarla istişareyi çok da önemsemediğini gösteriyor." şeklinde konuştu.
– Ulusal diyalog, siyasi krizi çözemez
Ulusal diyaloğun "ülkedeki siyasi krizi çözmeyi hedeflediği" görüşüne ise katılmadığını belirten Kehlavi, "Ülkedeki mevcut kriz oldukça karmaşık, bunun diyalog yoluyla çözüleceğini düşünmüyorum. Siyasi kriz, seçilmişler arasında yaşanıyor, halkın yaşadığı ve çözüm beklediği kriz ise ekonomik ve sosyal. Siyasi krizin çözülmesinin, ekonomik ve sosyal güç dengesini değiştireceğini düşünmüyorum." dedi.
Ekonomik krizi aşmak için Tunus hükümeti ile Uluslararası Para Fonu (IMF) arasındaki görüşmeleri de değerlendiren Kehlavi, sözlerini şöyle tamamladı:
"IMF ile anlaşma sağlandığı taktirde bu durum Cumhurbaşkanı'nı siyasi olarak da rahatlatacaktır. Tam tersi durumda ise ekonominin yanı sıra siyasi olarak da zorlu sürecin artarak devam edeceğini düşünüyorum."
– Tunus’taki siyasi kriz
Tunus Cumhurbaşkanı Said'in geçen yıl açıkladığı olağanüstü kararlar, ülkede bir tür "istisnai durum" oluşmasına yol açtı.
25 Temmuz 2021'de parlamentonun çalışmalarını donduran ve milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıran Said, 22 Eylül 2021'de yeni kararnamelerle yetkilerini genişleterek yürütme organını tamamen kendine bağladı.
Said, 13 Aralık 2021'de açıkladığı "siyasi krizden çıkışın yol haritası" ile ülkede 25 Temmuz 2022'de Anayasa değişikliği referandumu, 17 Aralık 2022'de de erken genel seçim yapılacağını bildirdi.
– "Yeni Cumhuriyet İçin Ulusal İstişare Komitesi"
Anayasa Hukuku Profesörü Sadık Beliyd'in koordinatörlüğünü yürüteceği Yeni Cumhuriyet İçin Ulusal İstişare Komitesi, yeni Anayasa metninin hazırlanmasında önemli bir rol üstlenecek.
Komite, biri anayasal ve siyasal, diğeri ekonomik ve sosyal reformlar alanında çalışmalar yapmak üzere iki alt komisyondan oluşuyor.
Komiteye ilişkin 20 Mayıs'ta açıklanan kararnameye göre, siyasi partiler, yeni Anayasa konusunda teklif ve önerilerin tartışılacağı ulusal diyaloğun dışında bırakıldı. Siyasi partilerin ulusal diyalog dışında bırakılması, ülkedeki siyasi ve sivil toplum kuruluşlarının tepkisine neden oldu.
1 Ocak- 20 Mart tarihlerinde düzenlenen elektronik istişarelerin sonucu ışığında birçok konuda reform teklifi oluşturacak Komitenin bu teklifleri tavsiye niteliğinde olacak.
Komitenin nihai reform tekliflerini 20 Haziran'a kadar Cumhurbaşkanı Said'e sunması gerekiyor.