BEYRUT (AA) – İDRİS OKUDUCU – Lübnan'da 15 Mayıs'ta yapılan genel seçimlerde Meclisteki milletvekili çoğunluğunu kaybetmiş olmalarına rağmen İran cephesinde yer alan Hizbullah ve müttefiklerinin, güçlü siyasi nüfuzları ve Şii ittifakı sayesinde yeni hükümette yer alacağı ifade ediliyor.
Ülkede 1975-1989 yıllarında süren iç savaştan sonra yapılan 1992 seçimlerinden bu yana Şiilere verilen 27 milletvekili kotasını iki parti "Hizbullah" ve "Emel Hareketi" dolduruyor.
Suriye'deki Esed rejimi ile Hizbullah'ın müttefiki olup 1974'te kurulan Nebih Berri liderliğindeki "Emel Hareketi" Lübnan'daki en eski Şii siyasi parti.
Emel'in yanı sıra İran'da 1979'daki devrim ve İsrail'in Lübnan'ı işgal etmesinden sonra 1982'de kurulan Hizbullah da mevcut. Hizbullah'ın, Emel gibi siyasi nüfuzunun yanı sıra ülkede güçlü askeri nüfuza sahip olduğu da bilinen bir gerçek.
Ancak Hizbullah ve müttefikleri önceki seçimlerin aksine bu seçimde 128 sandalyeli Mecliste hükümeti kurmak için gerekli olan 64+1 sayısına ulaşamadı.
Siyasi uzmanlar, AA muhabirine yaptıkları açıklamalarda, 15 Mayıs genel seçim sonuçlarına göre Meclisteki çoğunluğu kaybeden Hizbullah ve müttefiklerinin yeni hükümette yer alabileceği senaryoları değerlendirdi.
– "Hizbullah ve Emel, hala tüm Şii milletvekillerine sahip"
Fransız Saint Joseph Üniversitesi Siyaset Bilimleri Enstitüsü Direktörü Profesör Kerim Emila Bitar, Hizbullah blokunun Mecliste çoğunluğu kaybetmiş olmasına rağmen yeni kurulacak hükümette yer alacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Çoğunluğu kaybetmeleri, yeni kurulacak hükümette yer almayacakları veya bir rollerinin olmayacağı anlamına gelmiyor. Lübnan modelinde çoğunluk ve azınlıktan ziyade anayasal demokrasi modeli var. Bunun tercümesi de şudur; Kurulacak yeni hükümette tüm kesimin temsilcisinin olması gerekiyor. Hizbullah ve Emel, halen tüm Şii milletvekillerine sahip. Bu yüzden hükümet ve kurumlar içindeki Şii kotası taleplerinden vazgeçmeyecekler."
Meclisteki kutuplaşma ve parçalı durum nedeniyle hükümeti kurma sürecinin sancılı geçebileceğine işaret eden Bitar, "Siyasi bir kördüğüm yaşanabilir ancak Hizbullah'ın hükümette katılmaktan vazgeçeceğinden şüpheliyim. Rakiplerinin sosyal ve ekonomik meseleleri elinde tutmasına müsaade edebilir ancak sonuç itibarıyla Hizbullah ve müttefikleri eskiden olduğu gibi Meclisteki önemli kararlarda veto yetkisini kullanabilecek." değerlendirmesinde bulundu.
Bitar, "Hizbullah ülkedeki gücünü konsolide edip saflarını sıklaştırmış bir parti. Bu yüzden hükümetin önemli bir partneri olmayı sürdürecektir. Bunu da sağlamak için silah kullanmasına gerek yok çünkü tüm taraflar sahada en güçlü kesimin Hizbullah olduğunu biliyor ve bunu da müzakereler sürecinde göz önünde tutacak. Ancak Hizbullah için kırmızı çizgi nüfuz alanları ve silahlarına dokunulmaması olacaktır." dedi.
Lübnan'da 20 milletvekili elde ederek en büyük Hristiyan parti konumuna yükselen Hizbullah'ın ezeli rakibi Semir Caca liderliğindeki Lübnan Güçleri Partisi, seçimde en çok milletvekili elde eden taraf oldu.
Taif ve daha önce yapılan anlaşmalara göre Lübnan'da Cumhurbaşkanlığı Hristiyanlara veriliyor. Mevcut Cumhurbaşkanı ve Hizbullah müttefiki olan Mişel Avn'ın partisi Özgür Yurtseverler Partisi, oylarının çoğunu Caca'ya kaptırdı.
Hristiyanlar arasından "Cumhurbaşkanlığının kimde olacağı" sorusu hakkında Bitar, "Caca'nın oylarını artırması, onun çok kolay bir şekilde Cumhurbaşkanlığını eline alabileceği anlamına gelmiyor. Meclisteki milletvekili dağılımına bakıldığı zaman kutuplaşma, parçalanma ve muhalefetin güçlü olduğu bir tablo var. Bu yüzden Lübnan ve uluslararası toplum Caca gibi zıt birinden ziyade herkesi kucaklayan, üzerinde konsensüs sağlanabilecek bir Hristiyan aday üzerinde anlaşabilir." görüşünü paylaştı.
– "Şii kampı hala birlik içerisinde ve hükümeti kurmada kilit rolde"
Almanya'nın başkenti Berlin'deki German UIuslararası ve Güvelik Politikaları Enstitüsü (SWF) İran ve Orta Doğu Uzmanı olarak çalışmalar yürüten araştırmacı Hamidreza Azizi de Bitar ile aynı görüşte.
Irak'ta olduğu gibi Lübnan'da da İran destekli cephenin siyasi nüfuzunu kaybettiğini hatırlatan Azizi, farklı sosyal ve siyasi koşullardan dolayı Irak'ta seçim sonrası yaşanan siyasi çıkmazın Lübnan'da da yaşanacağı anlamına gelmediğini söyledi.
Irak'ta İran destekli Şiilerin sadece milletvekili kaybetmediğini Şiilerin kendi içerisinde de Sadr-İranlı gruplar olarak ikiye bölündüğünü, Şii ittifakının ortadan kalktığını belirten Azizi, bu durumun henüz Lübnan'daki Şiiler için geçerliği olmadığını kaydetti.
Lübnan'daki iki önemli Şii parti olan Hizbullah ve Emel'in ittifak içerisinde hareket etmeyi sürdürdüğünü aktaran Azizi, şu değerlendirmede bulundu:
"Lübnan'daki Şii cephesi halen ittifak içerisinde. Sadece önlerindeki problem hükümeti kurma sürecinde çoğunluğu kaybetmiş olmaları. Elbette çoğunluğu kaybetmiş olmalarına rağmen Hizbullah ve müttefikleri halen kendilerinin onay vermediği bir hükümeti engellemek için yeterli seviyede milletvekiline sahip."
Azizi, "Bu yüzden kendi çıkarlarını korumak için hemen silahlarını kullanmaya başvurmayacaklardır. Çünkü halen siyasi güçleri mevcut." dedi.
– "Hizbullah ve Emel, kendilerinin dışında olduğu bir hükümetin kurulamayacağını biliyor"
Seçimlerde ilk defa geleneksel partiler ve mezheplerden bağımsız bir şekilde sürpriz bir biçimde sadece Ekim 2019'daki gösterilerde dile getirilen tepkilerden yola çıkan 13 bağımsız aday Meclise girdi.
Muhalif cephede yer alan 13 milletvekilinden 2'sine sahip İlerici Parti'nin lideri Laury Haytayan da Hizbullah'ın hükümete katılımı hakkında şunları kaydetti:
"Hizbullah ve Emel, hükümette yer almak için her zaman olduğu gibi Şii kota kartını kullanacak. Bu yüzden hükümette yer almaktan vazgeçmeyecekler. Şiilerin milletvekilleri onların elinde ve anayasal olarak da böyle bir siyasi hakları var. Hizbullah ve Emel, kendilerinin dışında olduğu bir hükümetin kurulamayacağını biliyor."
– "Programı, yapısı ve doğasına bakılmaksızın tüm hükümetlerde yer alacağız"
Seçim kampanyası kapsamında düzenlenen mitinglerde konuşan Hizbullah Genel Serketeri Hasan Nasrallah, 10 Mayıs'taki bir açıklamasında, seçimden sonra çoğunluk, azınlık, tasfiye veya dışlama gibi ifadelerin Lübnan'ı yeni tehlikeli maceraların içine atmak olduğunu söylemişti.
Nasrallah, "Direnişe destek için programı, yapısı ve doğasına bakılmaksızın kurulacak tüm hükümetlerde yer alacağız." ifadesini kullanmıştı.